|
| | İngilizcede En Çok Kullanılan 1000 Kelime | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
TERLAN
| Konu: İngilizcede En Çok Kullanılan 1000 Kelime Ptsi Ağus. 19, 2013 7:52 am | |
| WORDS MEANINGS • abbreviation: kısaltma • ability: beceri • able: becerikli • about: hakkında • above: üstünde, -den yukarı • abroad: yurtdışına • absence: yokluk • absent: dalgın • accept: kabul etmek • acceptable: kabul edilebilir • accident: kaza • accidental: kaza ile olan • according: e göre • account: hesap • achive: başarmak • achivement: başarı • acid: asit • across. karşıda • act: davranmak • action: olay • active: aktif • activity: aktivite • actor,actress: aktör, aktris • actual: gerçek • actually: aslında, gerçekten • add: eklemek • addition: eklenti • additional: ilave • address: adres • adjective: sıfat • admiration: taktir hayranlık • admire: hayran olmak • admit: içeri almak,kabul etmek • adult: yetişkin • advanced: gelişmiş, ileri • advantage: avantaj • adventure: macera • adverb: zarf • advertise: ilan vermek • advertisement: reklam ilanı • advice: tavsiye • advise: danışman • affair: mesele • affect: etkilemek • afford: gücü yetmek • afraid: korkmak • after: sonra • afternoon: öğleden sonra • afterwards: daha sonra, sonradan • again: tekrar • against: karşıda • age: yaş • ago: önce • agree: razı olmak, anlaşmak • agreement: anlaşma • ahead: ileride, öne doğru • aim: amaç, hedef • air: hava • aircraft: uçak • airport: hava limanı • alcohol: alkol • alive: yaşayan • all: hepsi • allow: izin vermek • almost: hemen hemen • alone: yalnız • along: boyunca • alphabet: alfabe • already: zaten • also: ayrıca • although: e rağmen • always: her zaman • among: arasına • amount: tutar • amuse: eğlendirmek • amusement: eğlence • amusing: eğlenceli • an: bir • ancient: antik, eski • and: ve • anger: sinir • angle: melek • angry: sinirli • animal: hayvan • announce: ilan etmek • annoy: rahatsız etmek • annoying: rahatsız edici • another: diğer • answer: cevap • anxiety: tasa, kaygı • anxious: endişeli, kaygılı • any: hiç • anyone: herhangi biri • anything: herhangi bir şey • anywhere: herhangi biyer • apart: ayrı • apartment: apartman • appaer: gözükmek • appaerance: • apple: elma • aproval: • approve: onaylamak • area: meydan • argue: tartışmak • arguement: münakaşa • arm: kol • army: ordu • around: etraf • arrange: planlamak • arrangement: düzenleme • arrival: geliş, varış • arrive: varmak, ulaşmak • art: sanat • article: makale • artificial: yapay • as: gibi • as opposed to: tersi anlamı • ashamed: utanmış • ask: sormak • asleep: uykuda • association: kurum, ilişki, çağrışım • at: de da • atom: atom • attack: saldırı • attempt: girişim • attend: uğraşmak • attention: dikkat • attitude: davranış • attract: cezbetmek • attractive: çekici • authority: uzman kimse • autumn: sonbahar • available: hazır, meşkul değil • average: avaraj • avoid: kaçınmak, sakınmak • awake: uyanık • away: uzağa • awkward: uygunsuz, zor • baby: bebek • back: geri • background: geri taraf • backward: geri kalmış • bad: kötü • bag: yatak • bake: fırında pişirmek • balance: ayar • ball: top • band: bando • bank: banka • bar: bar • base: üs,taban,kurmak,dayanmak • basic: kolay • basket: çöp kutusu • bath: banyo • battle: savaş • be: olmak • beach: sahil, pilaj • beak: gaga • beam: yaymak, gülümsemek,ışın • bean: fasulye • bear: ayı • beat: vurmak,karıştırmak,tempo • beautiful: güzel • beauty: güzellik • because: çünkü • become: dönüşmek • bed: yatak • beer: bira • before: önca • begin: başalamak • begining: başlangıç • behave: davranmak • behaviour: davranış • behind: arkasında, gerisinde • belief: inanç • believe: inanmak • bell: zil • belong: ait olmak • below: aşağıda, altında • belt: kemer • bend: eğmek, bükmek • beneath: altında • beside: yanına • best: en iyisi • better: daha iyi • between: arasında • beyond: ötede, ileride, - den sonra • bicycle: bisiklet • big: büyük • bill: hesap, kanun tasarısı • bird: kuş • birth: doğmak • bit: biraz, bir parça • bite: ısırmak • bitter: acı, üzücü • black: siyah • blade: bıçak • blame: sorumluluk, suçlu tutmak • blind: kör • block: blok • blood: kan • blow: üflemek • blue: mavi • board: tahta • boat: bot, sal • body: vücut • boil: yağ • bomb: bomba, patlamak • bone: kemik • book: kitap • boot: bot, tekmelemek • border: sınır
En son TERLAN tarafından Ptsi Ağus. 19, 2013 7:54 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | TERLAN
| Konu: Geri: İngilizcede En Çok Kullanılan 1000 Kelime Ptsi Ağus. 19, 2013 7:53 am | |
| • bored: sıkılmış • boring: sıkıcı • born: doğmuş • borrow: ödünç almak • both: ikiside • bottle: şişe • bottom: kıç • bowl: kase, tas • box: kutu • boy: erkek çocuk • brain: beyin • branch: şube, dal • brave: cesur • bread: ekmek • break: ara, mola, tenefüs • breakfast: kahvaltı • breast: meme • breath: nefes • breathe: nefes almak • breed: üretmek, beslemek • brick: tuğla • bridge: köprü • bright: parlak • bring: getirmek • broad: geniş • broadcast: radyo yayını • brother: erkek kardeş • brown: kahverengi • brush: fırçalamak • build: inşa etmek • building: bina • bullet: mermi • burn: yanmak • brust: vahşi • bury: gömmek • bus: otobüs • bush: çalı • business: mühendis • busy: meşgul • but: ama • butter: tereyağı • button: buton, düğme • buy: satın almak • by: ile,-e kadar yakınında • cake: kek • calculate: heaplamak • call: çağırmak, seslenmek • calm: sakin olmak • camera: fotğraf makinası • camp: kamp kurmak • can: e bilmek • cap: kep • capital: başkent • car: araba • card: kart • care: bakım, umursamak • careful: dikkatli • careless: dikkatsiz • carrige: havuç • carry: taşımak • case: kutu,durum • castle: kale • cat: kedi • catch: yakalamak • catlle: sığır • cause: neden olmak • ceiling: tavan • celebrate: bayram • cell: satmak • central: merkezi • centre: merkez • century: yüzyıl • ceremony: tören • certain: kesin • chain: zincir • chair: sandalye • chance: şans, fırsat • change: değiştirmek • character: karakter • charge: şarj etmek • chase: kovalamak • cheap: ucuz • cheat: kopya çekmek,aldatmak • check: kontrol etmek • cheek: yanak • cheerful: neşeli • cheese: peynir • chemical: tıbbi • chemistry: kimya • cheque: çek • chest: göğüs • chicken: tavuk • chief: şef • child: çocuk • children: çocuklar • chin: çene • chocolate: çikolata • choice: seçim • choose: seçmek • church: kilise • cigarette: sigara • cinema: cinema • circle: daire • circular: dairesel • citizen: vatandaş • city: şehir • claim: iddia etmek, talep etmek • class: sınıf • clay: kil • clean: temiz • clear: temizlemek • clever: akıllı • cliff: tepe • climb: tırmanmak • clock: saat • close: kapalı • cloth: örtü, kılıf • clothes: elbise • clothing: giyecek • cloud: bulut • clup: klup • coal: kömür • coast: sahil, yokuş aşağı kaymak • coat: kot • coffee: kahve • coin: katılmak • cold: soğuk • collar: yaka, tasma • collect: toplamak • college: kolej • colour: renk • comb: tarak • combination: bileşim • combine: birleştirmek • come: gelmek • comfort: konfor • comfortable: konforlu • command: emretmek, komuta • committee: komite • common: olağan, genel, müşterek • communicate: haberleşmek • communication: iletişim • company: kampanya • compare: karşılaştırmak • comparison: karşılaştırmak • compete: rekabet etmek • competition: yarışma • competitor: rakip • complain: şikayet etmek • complaint: şikayet • complete: tam, bitirmek • completely: tamamen • complicated: anlaşılması güç • compound: bileşim • computer: bilgisayar • concern: kaygılanmak, ilgilendirmek • concerning: ilişkin • concert: konser • condition: koşullandırmak • confidence: güven • confident: kendinden emin • confuse: karıştırmak • confusing: • connect: bağlanmak • connection: bağlantı • conscious: bilinçli • consider: iyice düşünmek • consist: ibaret olmak • contain: içermek • container: içerik • continue: devam etmek • continuous: sürekli • contract: kontrat • control: kontrol etmek • conversation: konuşma • cook: yemek pişirmek • copy: kopya etmek • corn: mısır • corner: köşe • correct: doğru • cost: fiyat • cotton: pamuk • cough: öksürmek • could: e bildi • council: konsey • count: saymak • country: ülke • countryside: kırsal bölge • courage: cesaret • course: kurs • court: kart • cover: örtmek • cow: inek • *****: kırmak, çatlak • crash: çarpmak, çarpışma • crazy: çılgın • cream: krema • creature: yaratık • crime: suç • criminal: suçlu • criticism: eleştiri • criticize: timsah • crop: ürün • cross: karşıda • crowd: kalabalık • cruel: zalim • crush: ezmek • cry: ağlamak • cup: kupa | |
| | | TERLAN
| Konu: Geri: İngilizcede En Çok Kullanılan 1000 Kelime Ptsi Ağus. 19, 2013 7:53 am | |
| • cupboard: dolap • cure: iyileştirmek • curl: büklüm • current: geçerli • curtain: kesin • curve: eğri • custom: alışkan • customer: müşteri • cut: kesmek • cycle: çevrim • • daily: günlük • damage: zarar • dance: dans etmek • danger: tehlike • dangerous: tehlikeli • dark: koyu • date: tarih, randevu • daughter: kız çocuk • day: gün • dead: ölü • deal: mukavele • deal with: uğraşmak • death: ölüm • dept: derinlik • decay: çürümek • deceive: aldatmak • decide: karar vermek • decision: karar • decorate: dekore etmek • decoration: dekorasyon • decrease: azaltmak • deep: derin • defeat: yenmek, yenilgi • defence: savunma • defend: savunmak • definite: kesin • definitely: kesinlikle • degree: derece • delay: ertelemek, gecikme • deliberate: kasti • deliberately: kastice • delicate: narin • deliver: dağıtmak • demand: istemek • department: bölüm • depend: e bağlı olmak • dependent: bağımlı olmak • depth: derinlik • describe: tanımlamak • description: tanımlanmış • desert: çöl • deserve: hak etmek • design: dizayn • desirable: arzu edilen • desire: arzu etmek • desk: sıra • destroy: patlamak • destruction: yıkım • detail: detay • determination: azim • determined: azimli • develop: gelişmek • dictionary: sözlük • die: ölmek • difference: farklılık • different: farklı • difficult: zor • difficultly: zorca • dig: kazmak • dinner: akşam yemeği • direct: yönetmek • direction: talimat • dirt: kir • dirty: kirli • disappoint: umudunu kırmak • disappointing: hayal kırıcı • discover: keşfetmek • discovery: keşif • discuss: tartışmak • discussion: tartışma • disase: felaket • dish: çanak • dismis: işten çıkarmak • distance: mesafe • distant: uzakta • divide: bölmek • do: yapmak • dollar: dolar • door: kapı • double: çift • doubt: nokta • down: aşağı • draw: çizmek • drawer: çizici • dream: rüya • dress: sıra • drink: içmek • drive: sürmek • drop: düşürmek • drug: eczane • drum: davul • drunk: sarhoş • dry: ıslak • duck: ördek • dull: sıkıcı, hafif • during: boyunca • dust: toz • duty: nöbetçi • each: her • eager: istekli • ear: kulak • early: erken • earn: öğrenmek • earth: dünya • east: doğu • eastern: doğuya ait • easy: kolay • eat: yemek • economic: ekonomik • edge: kenar • educate: eğitmek • educated: eğitimli • education: eğitim • effect: etkilemek • effective: etkili • effort: efor harcamak • egg: yumurta • eight: sekiz • either: her iki, ya • elbow: dirsek • elect: seçmek • elction: seçili • electric: elektrikli • electricity: elektrik • electronic: elektronik • else: başka • embarrass: rahatsız etmek • embarrassing: rahatsız edici • emotion: his, duygu • emphasize: vurgulamak • employ: işçi çalıştımak • employer: iş veren • employment: işçi • empty: boş • enclose: etrafını çevirmek • encourage: cesaretlendirmek • end: son • enemy: düşman • energy: enerji • engine: motor • engineer: iş adamı • enjoy: eğlenmek • enjoyable: eğlenceli • enjoyment: eğlence • enough: yeterli • enter: giriş • entertain: eğlenceli • entertainment: eğlence • entrance: enterans • envelope: zarf • environment: çevre • equal: eşit • equioment: malzeme • escape: kaçmak • even: hatta, bile • evening: akşam • event: olay • ever: hiç, herhangi bir zaman • every: her • everyone: herbiri • everything: herşey • everywhere: heryer • evil: günahkar, kötü • exact: kesin • exactly: kesinlikle • examination: sınav • examine: incelemek • example: örnek • excellent: mükemmel • except: hariç • exchange: değişim • excite: tahrik etmek • exciting: ilginç • excuse: affetmek, özür • exercise: egzersiz • exist: var olmak • existance: var oluş • expect: ummak • expensive: pahalı • experience: deneyim, maruz kalmak • explain: açıklamak • explanation: açıklama • explode: patlamak • explosion: patlama • explosive: patlayıcı • express: hızlı, açık, kesin, ifade • expression: ifade • extreme: aşırı • exteremly: aşırıca • eye: göz • face: yüz, surat • fact: gerçek • factory: fabrika • fail: başaramamak • failure: başarısızlık • fair: dürüst • fairly: dürüstçe • faith: güven • faithful: güvenli • fall: düşmek • false: yanlış • familiar: aşina • family: aile • famous: ünlü • far: uzak • farm: çiftlik • farmer: çiftçi • fashion: moda • fashionable: modern • fast: hızlı • fasten: bağlamak • fat: kilolu • father: baba • fault: faul • favourable: olumlu • favorite: favori • fear: korku • feather: tüy • feature: özellik • feed: beslemek • feel: hissetmek • feeling: his • female: kız • fence: parmaklık • fever: ateş • few: az • field: tarla • fifth: ellinci • fight: kavga, dövüş • figure: figür • fill: doldurmak • film: film • final: sonuç, final • finally: sonuçta | |
| | | TERLAN
| Konu: Geri: İngilizcede En Çok Kullanılan 1000 Kelime Ptsi Ağus. 19, 2013 7:53 am | |
| • financial: finansal • find: bulamk • find out: öğrenmek • fine: iyi • finger: parmak • finish: bitiş • fire: yangın, ateş • firm: sabit, şirket • first: ilk • fish: balık • fit: sağlık • five: beş • fix: onarmak, sabitleştirmek • flag: bayrak • flame: alev, ateş • flash: flaş, ani parlak ışık • flat: kat • flesh: insan veya hayvan eti • flight: uçuş • float: su üstünde durmak • food: yiyecek • floor: yer • flour: un • flow: akmak • flower: çiçek • fly: uçmak • fold: kıvrım, katlanmak • follow: takip etmek • fond: düşkün • foot: ayak • football: futbol topu • for: için • force: güç • foreign: yabancı • foreigner: yabancılık çekmek • forest: orman • forget: unutmak • forgive: affetmek • fork: çatal • form: form • formal: resmi • former: önceki • fortunate: talihli • forward: ileri • four: dört • frame: çerçeve • free: serbest,özgür,hür • freedoom: özgürlük • freeze: buz dolabı • frequent: sık • fresh: tazı • friend: arkadaş • friendly: arkadaşça • frighten: korkunç • frightening: korkutucu • from: dan den • ****: tam • fun: eğlence • funeral: cenaze töreni • funny: eğlenceli • fur: kürk • furtiture: öfke • further: daha uzağa • future: gelecek • gain: kazanmak • game: oyun • garage: garaj • garden: bahçe • gas: gaz • gate: kapı • gather: toplanmak • general: general • generally : genellikle • generous: cömert • gentle: nazik • gentlement: baylar • get: sahip olmak, işitmek, olmak • gift: hediye • girl: kız • give: vermek • glad: memnun olmak • glass: bardak • glue: yapıştırmak • go: gitmek • goat: keçi • god: tanrı • gold: altın • good: güzel • goodbye: hoşça kal • goods: mal, eşya • govern: hükümet etmek • government: hükümet • graceful: zarif • gradual: kademeli • garin: gösterişli • gram: dil bilgisi • garmmer: gramer • grand: büyük • grandfather: büyükbaba • grandmother: büyükanne • grandparent: büyük aile • grass: çim • grateful: minnettar • grave: mezar, ciddi • great: büyük • green: yeşil • greet: güzel • greeting: selamlama • grey: gri • ground: bahçe • group: grup • grow: yetişmek, büyümek • growth: büyüme • guard: korumak • guess: tahmin etmek • guest: konuk • guide: kılavuzluk etmek, rehber • guilty: suçlu • gun: silah • habit: huy, alışkanlık • hair: saç • half: yarı • hall: salon, koridor • hammer: çekiç • hand: el • handle: kol, elle kullanmak • hang: sarkmak • happen: oluşmak • happy: mutlu • hard: zor • hardly: zorca • harm: zarar • harmful: zararlı • hat: şapka • hate: nefret etmek • hatred: nefret • have: sahip olmak • he: o (erkek için) • head: kafa | |
| | | TERLAN
| Konu: Geri: İngilizcede En Çok Kullanılan 1000 Kelime Ptsi Ağus. 19, 2013 7:53 am | |
| • health: sağlık • healthy: sağlıklı • hear: duymak • heart: kalp • heat: ısı • heaven: cennet • heavy: ağır • heel: topuk • height: yükseklik • hello: merhaba • help: yardım etmek • helpful: yardım sever • herself: kendisi (kız için) • here: bura • hide: tırmanmak • high: yüksek • hill: tepe • him: onu (erkek için) • himself: kendisi (erkek için) • his: onun (erkek için) • historical: tarihsel • history: tarih • hit: vurmak • hold: kilitlemek, tutmak • hole: delik • holiday: tatil • hollow: delik • holy: kutsal • home: ev • honest: dürüst • honour: onur • hook: çengel • hope: ümit etmek • hopeful: ümitli • horn: korna • horse: at • hospital: hastane • hot: sıcak • hotel: otel • hour: saat • house: ev • how: nasıl • human: insan • humorous: nükteli • humour: espri, mizah • hundred: bin • hungry: aç • hunt: avlamak • hurry: acele etmek • hurt: acı • husband: koca • ice: buz - iceberg : buzdağı • idea: düşünce,fikir • if: eğer • ignore: önem vermemek • ill: hastalık • illegal: yasa dışı, kanunsuz • illness: hastalık • image: imaj, görüntü • imaginary: hayali • imagination: hayal • imagine: hayal etmek • immediately: hemen • importence: ithalatçı • important: önemli • impressive: etkileyici • improve: gelişmek • improvement: gelişme • in: içinde • include: içine almak • including: dahil • income: gelir • increase: yükselmek • independent: özgürlük • indoor: binanın içinde • industrial: endüstriyel • industry: endüstri • infect: bulaştırmak • infection: bulaşma • infectious: bulaşıcı • influence: etkilemek • inform: bilgi vermek • information: bilgi • injure: incitmek • injury: incinmiş • ink: mürekkep • inner: dahil, iç • insect: böcek • inside: içine • instead: nın yerine • institution: kurum • instruction: talimat • instrument: enstrüman • insult: hakaret etmek • insulting: sigorta • insurance: sigorta • insure: sigorta ettirmek • intelligence: akıl, zeka • intelligent: akıllı • intend: niyet etmek • intention: niyet, maksat • interest: ilgilendirmek • interesting: ilginç • international: uluslar arası • interrupt: sözünü kesmek • into: içine • introduce: tanıştırmak • introduction: başlangıç • invent: icat etmek • invitation: icat • invite: davet etmek • involve: gerektirmek • inwards: kızgın, öfkeli • iron: metal • island: ada • it: o (cansız) • its: onun • jaw: çene • jewel: mücevher • jewelery: kuyumcu • jop: iş • join: katılmak • joint: ortak • joke: şaka yapmak • journey: yolculuk • judge: tenkit etmek • judgement: yargı, karar • juice: meyve suyu • jump: zıplamak • just: sadece • justice: adalet • keep: saklamak,tutmak,işletmek • keen: istekli • key: anahtar • klick: beceri,hüner • kill: öldürmek • kilo: kilo • kilogram: kilogram • kilometre: kilometre • kind: tür • king: kral • kiss: öpmek • kitchen: mutfak • knee: diz • kneel: diz çökmek • knife: bıçak • knock: vurmak • knot: düğümlemek • know: bilmek • knowledge: bilgi • lack: yoksulluk • lady: bayan • lake: göl • lamb: lamba • lamp: kuzu • land: kara • language: dil • large: geniş • lately: son zamanlarda • laugh: gülmek • laughter: gülünç • law: yasa • lawyer: avukat • lay: yumurtlamak • layer: tabaka • lazy: ****** • lead: kılavuzluk etmek,baş rol • leaf: yaprak • lean: yaslanmak,dayanmak • learn: öğrenmek • least: l • leather: liste • leave: ayrılmak • left: sol • leg: bacak • legal: yasal • lend: borç vermek • lesson: ders • let: izin vernek • let go of: • letter: harf • level: bölüm • library: kütüphane • lid: kapak • lie: yalan söylemek, yatmak • lie down: uzanmak • life: yaşam • lift: kaldırmak • light: hafif, ışık • like: hoşlanmak • likely: olası • limit: limit • line: çizgi • lion: kaplan • lip: dudak • liquid: sıvı • list: liste • listen: dinlemek • literature: edebiyat • litre: litre • little: orta • live: yaşamak • load: yüklemek • local: yerli • lock: kilitlemek • lonely: yalnız • long: uzun • look: bakmak • look after: e bakmak • look for: aramak • look sth up: • loose: ayrılmak • lord: efendi • lose: kaybetmek • loss: zarar • lot: hisse, çok • loud: yüksek ses • love: sevgi • low: alçak • lower: azaltmak • loyal: sadık • loyalty: sadakat • luck: şans • lucky: şanslı • lung: akciğer | |
| | | | İngilizcede En Çok Kullanılan 1000 Kelime | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|